NE ARAMIŞTINIZ?
Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.
i. tepsi, tava; kefe, terazi gözü; maden cevherini ayırma işinde kullanllan demir tava; eski tüfeklerde falya tavası; tuzlada tava; kafatası; buzul parçası. a flash in the pan kuru gürültü, sonuç vermeyen gayret.
f. (-ned, -ning) toprağı yıkayarak altın çıkarmak; tavada pişirmek: leğende yıkamak; maden cevherini yıkamak; edeb, k.dili tenkit etmek. pan out A.B.D., k.dili netice vermek; başarıya ulaşmak muvaffak olmak .
f. (-ned, -ning) foto sinema makinasmın objektifini bir yandan öbür yana döndürmek .
i. tembul (yaprak) .
i., mit. Pan (ormanlar otlaklar, sürüler ve çobanlar tanrısı).
bak. panchromatic
(önek) bütün.
i. her derde deva .
i. miğfer üstündeki sorguç; şevk, canlılık.
i .tirit.
i. Panama. Panama Canal Panama Kanalı.
s., i. Panamalı.
s. bütün Amerika devletlerine veya haklarına mahsus veya ait.
f., ahçı. kalın bir tavada yağsız veya az yağla pişirmek.
i., ahçı. gözleme; taş pudra; hav. uçağın yere düz olarak düşüşü.
s., foto. bütün renklere hassas olan (filim)
i., anat., zool. pankreas. pancreat'ic s. pankreasa ait.
i. panda, zool. Ailurus fulgens. giant panda Çin ve Tibet'te bulunan bir cins iri panda,zool. Ailuropoda melanoleuca.
i. bilhassa Malaya'da bulunan ve kama şeklinde yaprakları olan bir bitki.
s., mit. tanrı Pan'a ait. Pandean pipes bak. panpipe.
s., tıb. bir veya bir kaç memlekete birden sirayet eden; genel, umumi, evrensel.
i. bütün şeytanların bulunduğu yer, cehennem; karışıklık veya kanunsuzluğun hüküm sürdüğü yer; velvele karışıklık, kargaşa.
i., f. muhabbet tellâlı, pezevenk; f. pezevenklik etmek. pander to someone's tastes yaltaklanmak. panderer i. pezevenk.
i., Yu. mit. Pandora, insanlara ceza olarak Zeus tarafından gönderilen güzel kadın. Pandora's box Pandora'nın sandığı.
i. (eski) Avusturya ordusunda bulunan bir çeşit Hırvat neferi; hoyrat ve yağmacı asker.
i., A.B.D. bir çeşit elma pastası.
s. keman şeklinde (yaprak).
i. pencerenin bir camı; düz yüzey; levha, tabaka.
i., s. övgü, methiye, sitayiş, sena kaside; s. övgü niteliğinde. panegyrical s. öven, metheden; methiye gibi. panegyrist i. kaside yazan veya okuyan kimse, methiyeci. pan'egyrize f. övmek.
f. (-ed, -ing veya -led, -ling) aynalık tahta ile süslemek (kapı); iskoç., huk. resmen itham etmek. paneling i. aynalık tahtalan; kömür madenini bölmelerle ayırma.
i. kapı aynalık tahtası, kapı aynası; kadın etekliğini genişletmek için uzunluğuna konan kumaş parçası; üzerine resim yapılan ince tahta; pano, duvar panosu; semerin altına konan keçe, belleme; huk. jüri heyetinin isim listesi; huk. jüri heyeti. panel discussion açık oturum.
i. açık oturumda konuşmacı.
s. delinebilir, nüfuz edilebilir; anlaşılır; tesir edilebilir penetrability i. nüfuz imkânı; delinme kabiliyeti.
i. ani olarak şiddetli ağrı, sancı, spazm.
i., zool. Asya ve Afrika'ya mahsus karınca yiyen sırtı pullu bir cins memeli hayvan.
i., f. tava sapı; A.B.D. ileri doğru uzanan dar kara parçası; f., (argo) dilenmek.
s., i., f. (-icked ,-icking) panik hissi ile ilgili, panik hissi veren; i. panik, ürkü, ani ve şiddetli korku; piyasada panik, fiyatlarda düşme korkusu; f. paniğe kaptırmak; tiyatro, (argo) heyecanlandırıp coşturmak (seyircileri). panicstricken s. paniğe kapılmış. panicky s. yersiz korkuya kapılmış.
i., bot. birleşik salkım, panikul. panicled, paniculate s. piramit şeklinde çiçeği olan.
i. kendini önemli veya yüksek gören memurlara verilen takma ve güldürücü ad.
i. erzak taşımaya mahsus küfe; eskiden kalçaları yüksek göstermek için kadın etekliğine konan balina kemiğinden yapılmış kafes.
i. tam zırh takımı; tamamiyle örten herhangi bir şey. panoplied s. tam silahlı, muhteşem surette giyinmiş.
i. panorama, umumi manzara, genel görünüş; bir şehrin veya tabii bir manzaranın uzaktan görünüşünü canlandıran resim; durmadan değişen sahne veya olaylar; bir konunun etraflı olarak incelenmesi. panoramic s. panoramik.
i. Pan kavalı, çok borulu kamış mızıka.
i. hercai menekşe, alaca menekşe, bot. Viola tricolor; A.B.D., (argo) homoseksüel erkek.
f., i. solumak, nefes nefese kalmak; nefesi kesilmek; özlemini duymak, hasretini çekmek; şiddetle çarpmak, hızla atmak (kalp); i. soluma, nefesi kesilme; yürek çarpıntısı.
i., çoğ. eskiden giyilen uzun ve bol paçalı kadın külotu; bu külotun kenarına geçirilen farbala.
i., (tiyatro) çağdaş pandomimde soytarının yerini alan ihtiyar bunak adam. pantaloons i. eski moda pantolon.
i., ing. her türlü eşya satılan mağaza; eşya taşımaya mahsus yük arabası veya kamyon.
i. panteizm, kamutanrıcılık, vahdeti vücut. pantheist i. panteist, kamutanrıcı. pantheistical s. panteizme ait, kamutanrısal.
i. panteon.
i. panter, pars, kaplan familyasından yırtıcı bir hayvan.
i., çoğ. kadın külotu.
i. kenarları üstüste gelince S şeklinde kıvrımlar yapan dam kiremidi.
i. terlik, pantufla.
i. pantograf.
i., f. pandomima; f. pandomima oynamak. pantomimic(al) s. pandomima kabilinden. pantomimist i. pandomima oyuncusu, pandomimci.
i. kiler.
i., çoğ., A.B.D. pantolon; don, külot.
i.Turancılık. PanTuranian s. Turancılıkla ilgili.
i. külotlu çorap.
i. pantolonu tutturmak için eteği düğmeli çocuk bluzu; (argo) kadın gibi adam, efemine erkek.
i., ask. motorize kuvvet.
Alışveriş Sepetiniz