NE ARAMIŞTINIZ?
Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.
B. kıs. Bachelor of Literature.
D. kıs.Doctor of Literature.
i., f. döküntü, çerçöp yığıntısı; intizamsızlık, karışıklık; kedi veya köpek gibi hayvanın bir defada doğurduğu yavrular; tahtırevan; sedye; hayvanları yatırmak için serilen saman veya kuru ot; f. karmakarışık etmek; doğurmak, bilhassa birden çok yavru doğurmak; ahırda hayvanın altına yataklık ot sermek. litter bag A.B.D çöp torbası. litter down altına yataklık saman yaymak.litter up karmakarışık etmek. be in litter (hayvan) doğum halinde olmak.
i. edip, edebiyatsı.
i., İng. sokak veya bahçede çöp kutusu.
i., A.B.D., umumi yerleri kirleten kimse.
s. (-r, -st; less veya lesser, least) z., i. küçük, ufak; kısa, az, cüzi; cici; ehemmiyetsiz, değersiz, naçiz; dar fikirli, geri; z. az miktarda; hemen hiç gibi; i. az miktar; ufak şey; az zaman. Little Bear, Little Dipper Küçükayı takımyıldızı. little by little azar azar, yavaş yavaş, tedricen. little or nothing hiç denecek kadar az, hemen hemen hiç. little theater amatör tiyatro; deneysel tiyatro. a little slam briç on üç elden ibaret bir oyunun on iki elini kazanma. in little minyatür halinde; kısa olarak. make little of ehemmiyet vermemek; pek az anlayabilmek. think little of kıymet vermemek, ehemmiyetsiz saymak; tereddüt etmemek. Little did I think Aklımdan geçirmedim. Give me a little time.Bana biraz vakit verin. He did what little he could. Elinden geleni yaptı. He little knows... Bilmiyor ki... Wait a little. Biraz bekle. littleness i. küçüklük.
s., i. sahile yakın; i. sahil boyu.littoral cordon jeol. kıyı kordonu.
Alışveriş Sepetiniz