NE ARAMIŞTINIZ?
Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.
(f). şans eseri olarak vaki olmak; tesadüfen meydana gelmek; rast gelmek; (k.dili) . göze almak; denemek. chance on, chance upon tesadüfen bulmak.
(i)., (s). talih, şans; kader; ihtimal; fırsat; risk; riziko; (s). şans eseri olan. by chance tesadüfen, kazara. on the chance that ümidiyle. take one's chances talihe bırakmak. the chances are muhtemelen.
(i)., (huk). meşru müdafaa sırasında adam öldürme; kasıtsız cinayet.
(i). kilisede mihrabın yanında bulunan din adamlarına mahsus bölme.
(i). rektorlük; kançılarya, sefaret kançılaryası.
(i). yüksek rütbeli hakim veya diğer devlet memuru; saray katibi; rektör; (Almanya'da) şansölye, başbakan. Chancellor of the Exchequer ingiltere'de Maliye Bakanı. Lord Chancellor ingiltere'de Lordlar Kamarası Başkanı ve Adalet Bakanı. chancellorship (i). yüksek rütbeli yargıçlann görev veya rütbesi.
(i). adalet ve eşitlik kurallarını uygulayan mahkeme; adalet ve eşitlik davası; rektörlük; arşivler. in chancery (huk). yüksek mahkemede görülmekte olan; güç ve utandırıcı bir durumda.
Alışveriş Sepetiniz